Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in mezarının camlarla çevrilmesi, örgütün derinlerinde yatan karmaşık ilişkileri ve vasiyet tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Gülen’in ölümünün ardından ardında bıraktığı miras ve liderlik konusundaki çekişmeler, örgüt mensupları arasında büyük bir huzursuzluğa neden oldu. Bu durum, örgütün iç yapısının ne kadar kırılgan olduğunu ve liderlik kontrollerinin nasıl sürdürülebildiğini sorgulatıyor.
FETÖ, 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra yaşadığı büyük krizle birlikte birçok üyesini kaybetmişti. Bu süreçte, birçok üst düzey lider ve mensubunun hapse girmesi veya yurtdışına kaçması, örgütün yapısını zayıflattı. Gülen’in ölümünün ardından yaşıyor gibi görünen bazı üst düzey isimlerin liderlik mücadelesi, örgütün içindeki giderek derinleşen ayrışmalara yol açtı. Gelen bilgilere göre, bazı liderler, Gülen'in vasiyetinin gerçekte nasıl olduğu konusunda farklı yorumlar yapmakta ve bu da örgüt içerisinde ciddi bir kutuplaşmaya neden olmaktadır.
Örneğin, bazı gruplar, Gülen’in en yakınındaki kişilerin onun türbesinin korunmasına yönelik hassasiyeti artırmasını talep ederken, diğerleri liderlik koltuğu için birbiriyle yarışmaya başladı. Bu durum, eski FETÖ üyeleri ve analistleri tarafından örgütün geleceği açısından büyük bir risk olarak değerlendiriliyor. FETÖ’nün eski üst düzey liderlerinden biri olan Ahmet Şahin, 'Gülen’in mirası, sadece maddi mülk değil, aynı zamanda ideolojik bir miras olarak da önemli. Ancak kimin bu mirası devralacağı konusunda net bir görüş birliği yok' şeklinde açıklamalarda bulundu.
FETÖ içerisinde yaşanan bu kargaşanın temel nedenlerinden biri, örgütün 2013 yılından itibaren kamuoyuna yansıyan yapısal krizlerinin sonucunda ortaya çıkan liderlik açığıdır. Çok sayıda mensubunun hapse girmesi veya yurtdışına kaçması, yeni lider adaylarını da gündeme getirdi. Birçok eski FETÖ üyesi, bu boşluğu doldurmak için birbirleriyle ciddi bir yarış içerisine girmiş durumda. Bu durum, örgütün içindeki yapısal çalkantıları daha da derinleştiriyor.
Gülen’in mezarının camlarla çevrilmesi, aynı zamanda her ne kadar bir saygı duruşu olarak görülse de, bunun aslında daha çok içerideki çatışmaların ve anlaşmazlıkların bir simgesi haline geldiği düşünülüyor. Örgüt, son yıllarda birçok kez dikiş tutturmakta zorlandı ve içindeki bölünmelerle birlikte daha da zayıfladı. Bu durumda, FETÖ’nün gelecekteki varlığı ve etkisi kuşku taşıyor. Analistler, bu tür anlaşmazlıkların örgütün daha fazla parçalanmasına yol açabileceği öngörüsünde bulunuyor. Hem ideolojik hem de maddi unsurlar bakımından sıkıntılar yaşayan FETÖ, nasıl bir yol haritası çizecek? Bu sorunun cevabı, hem örgüt mensupları hem de güvenlik uzmanları için büyük önem taşıyor.
Mezar çevresindeki camların, FETÖ’nün ideolojik mirasının korunduğu bir alan olarak algılanması, örgütün içindeki çatışmaların ne kadar derin olduğunun ve yapısal zorlukların ne denli fazla olduğunun göstergesi niteliğinde. Zira bu camlar, sadece fiziksel bir koruma sağlamaktan öte, ideolojik bir sembol haline geldi. FETÖ liderleri arasında süregelen çatışmalar, sadece ruhani bir mirası değil, aynı zamanda örgütün geleceğini de tehlikeye atıyor.
Sonuç olarak, Fetullah Gülen’in mezarının camlarla çevrelenmesi, terör örgütü FETÖ içerisindeki miras ve vasiyet krizinin yalnızca bir emareyi temsil etmektedir. Bu durum, örgütün içindeki kopmaların daha da belirginleşmesine ve güç kaybına neden oluyor. FETÖ’nün geleceği, büyük ölçüde bu tür iç rekabetler nedeniyle belirsizliğini koruyor. Hangi liderin öne çıkacağı ve örgütün nasıl bir yön alacağı ise zamanla netlik kazanacak. Ancak şu anda, yaşanan çatışmaların devam etmesi, FETÖ'nün etkisini yitirmesine neden olabilir.