Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Ekim 2023 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etti. Ziyareti, iki toplum arasında on yıllardır süregelen siyasi gerilimi yeniden alevlendirdi ve Rum yönetimi için endişe verici bir gelişme olarak değerlendirildi. Kıbrıs sorunu, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin yanı sıra, bölgedeki diğer ülkelerin politikalarını da etkileyen karmaşık bir mesele. Erdoğan'ın ziyaretinin detayları ve Rum tarafının neden bu kadar endişeli olduğuna dair bilgiler, bu haberin ana gündemini oluşturuyor.
Erdoğan’ın KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaret, yalnızca bir dostluk gösterisi değil, aynı zamanda stratejik bir adım olarak görülüyor. Ziyaret sırasında, Türkiye'nin KKTC'ye olan destek mesajları vurgulandı. Erdoğan, KKTC’yi tanıyan ülkelerle işbirliğini artıracak yıllık projeler üzerinde durdu ve bu durumu Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda yalnız olmadığını göstermek için bir fırsat olarak değerlendirdi.
Bu bağlamda, Erdoğan'ın KKTC'ye olan desteği, eğitim, sağlık ve turizm gibi alanlarda yeni iş birliği projeleri ile pekiştirileceği duyuruldu. Bu projelerin hayata geçirilmesi, KKTC’nin ekonomik kalkınmasına da katkı sağlayacak. Ancak, Rum yönetimi, Türkiye'nin KKTC’ye yönelik bu tür desteklerinin iki toplum arasında daha da derinleşen bir bölünmeye yol açabileceğinden endişe ediyor. Rum Yönetimi, uluslararası camiaya Kıbrıs’ın birleşmesi için çözüm önerileri sunmaya devam ediyor. Ancak Erdoğan’ın ziyareti, bu önerilerin uygulanabilirliğini tartışma konusu haline getirebilir.
Rum yönetimi, Erdoğan’ın ziyaretinin ardından yaptığı açıklamalarda, Türk tarafının attığı bu adımların Kıbrıs sorununun çözümünü zorlaştıracağına dikkat çekti. Kıbrıs’ın birleşmesi yönündeki uluslararası çabaların arka planda kalmasından endişe eden Rum yönetimi, bu tür ziyaretlerin durumun daha da kötüleşmesine neden olabileceğinden korkuyor. Resmi açıklamalarda, “Türkiye’nin bu politikası, Kıbrıs’ın yeniden birleşme umudunu tehdit ediyor” ifadeleri kullanıldı.
Özellikle, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlatılması yönündeki isteksizlik ve adanın doğal gaz rezervleri konusundaki tartışmalar, iki taraf arasındaki ilişkileri daha da gerginleştiriyor. Rum tarafının petrol ve gaz arama faaliyetleri, Türkiye tarafından sık sık eleştiriliyor ve Türkiye ile KKTC arasında yapılan anlaşmalarla çelişiyor. Bu durum, Rum yönetiminin sadece siyasal değil, ekonomik kaygılarını da arttırıyor.
Erdoğan’ın ziyareti sırasında yapılan açıklamalarda, özellikle Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinin paylaşımı sorununa da değinilmesi dikkat çekti. Rum yönetimi, Türkiye’nin Kıbrıs’taki doğal gaz kaynaklarını sahiplenmeye çalıştığını düşünmekte ve bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunmakta. Türkiye, bu doğal gaz rezervlerinin, sadece Kıbrıs Türklerinin değil, Türk milletinin de hakkı olduğunu vurguluyor. Bu tür karşıt görüşler, Kıbrıs sorunu üzerindeki gerginliği daha da artırmaktadır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyareti, hem stratejik hem de sembolik bir anlam taşıyor. Türkiye’nin KKTC’ye verdiği destek, Rum yönetimini oldukça tedirgin ederken, bu ziyaret karşılıklıkla birlikte iki taraf arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği sorusunu da gündeme getiriyor. Rum yönetimi, uluslararası alanda daha fazla destek arayışı içerisinde olup, Türkiye’nin izlediği politikaları boşa çıkarmak için diplomatik girişimlerine devam etmeye kararlı görünüyor.
Kıbrıs meselesinin karmaşık yapısı ve tarihsel arka planı göz önüne alındığında, Erdoğan’ın ziyareti ile başlayan bu yeni süreç, bölgedeki dinamikleri değiştirebilir. Hem Türkiye hem de Rum tarafı için sonuçları olacaktır. Ancak kesin olan bir şey var ki, Kıbrıs sorununun çözümü, yalnızca iki taraf arasında değil, uluslararası düzeyde çeşitli aktörlerin de devrede olduğu bir süreç gerektirmektedir.