Arama Kurtarma Derneği’nin (AKUT) kurucusu ve eski başkanı Nasuh Mahruki, hakkında açılan bir soruşturma kapsamında tutuklandı. Mahruki, uzun yıllar boyunca Türkiye'de arama kurtarma faaliyetlerinin öncüsü olarak tanınan bir isimdi. Tutuklama haberi kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, sevenleri ve destekçileri karara tepki gösterdi ve adil bir yargılama süreci talep etti.
Nasuh Mahruki'nin tutuklanmasına sebep olan soruşturmanın detayları henüz tam olarak kamuoyuyla paylaşılmadı. Ancak yetkililer, Mahruki'nin bazı konuşmaları ve yazıları nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Uzun yıllardır yaptığı sosyal ve politik eleştirileriyle de tanınan Mahruki'nin bu açıklamalarının yargıya taşınması, kamuoyunda farklı tepkilere yol açtı.
Nasuh Mahruki, Türkiye’nin en bilinen sivil toplum figürlerinden biri. 1996 yılında kurduğu AKUT ile sayısız insanın hayatını kurtaran ve doğal afetler sırasında hızlı ve etkin müdahalelerle adını duyuran Mahruki, özellikle 1999 Marmara Depremi sırasında gösterdiği liderlikle halk arasında büyük bir saygı kazanmıştı. AKUT, bu dönemden itibaren hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok arama kurtarma operasyonuna katılarak Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldi.
Mahruki’nin tutuklanması sonrası, sosyal medyada ve sivil toplum kuruluşları arasında büyük bir destek kampanyası başlatıldı. Birçok kişi ve kuruluş, Mahruki'nin ifade özgürlüğünün bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken açıklamaları nedeniyle tutuklanmasının demokrasi ve insan hakları açısından endişe verici olduğunu belirtti. AKUT’un mevcut yönetimi de bir açıklama yaparak, Nasuh Mahruki'nin her zaman insan hayatını kurtarmak ve toplumun refahı için çalıştığını vurguladı ve yargı sürecinin adil bir şekilde ilerlemesi gerektiğine inandıklarını ifade etti.
Mahruki’nin avukatı ise müvekkilinin hiçbir şekilde şiddet veya nefret içeren bir eylemde bulunmadığını, yalnızca toplumsal meselelere dair eleştirilerini dile getirdiğini söyledi. Avukat, "Mahruki, her zaman ifade özgürlüğünü kullandı ve toplumsal sorunlara dikkat çekmek amacıyla eleştirilerde bulundu. Bu tutuklama kararı haksızdır ve gerekli hukuki süreçlerin tamamlanarak adaletin yerini bulacağına inanıyoruz" dedi.
Öte yandan, tutuklama kararı siyasi arenada da yankı buldu. Muhalefet partilerinden bazı temsilciler, Mahruki’nin tutuklanmasının, eleştirilerin bastırılması ve topluma korku yayma amacı taşıyan bir girişim olduğunu ileri sürdü. İnsan hakları savunucuları ve bazı milletvekilleri, Mahruki'nin tutuklanmasını protesto ederek, Türkiye'de ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini ve bu tür tutuklamaların toplumun farklı seslerini susturmak anlamına geldiğini belirtti.
Nasuh Mahruki’nin tutuklanması, aynı zamanda Türkiye’de ifade özgürlüğü ve sivil toplumun geleceği üzerine önemli soruları da gündeme getirdi. Özellikle sivil toplum kuruluşlarının özgür çalışabilmesi, toplumun farklı kesimlerinin görüşlerini serbestçe ifade edebilmesi ve eleştirel düşüncenin bastırılmaması gerektiği yönündeki tartışmalar yeniden alevlendi. Mahruki'nin durumunun, sivil toplum üzerindeki baskıları artırabileceği ve benzer pozisyondaki diğer figürlerin de kendilerini ifade etme konusunda daha temkinli davranmasına yol açabileceği değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, Nasuh Mahruki'nin tutuklanması, Türkiye'de geniş bir kesimin tepkisini çekerken, bu durum hem yerel hem de uluslararası düzeyde ifade özgürlüğü ve sivil toplumun işleyişi konusundaki tartışmaları derinleştirdi. Mahruki'nin avukatlarının karara itiraz edeceği ve yargı sürecinin devam edeceği belirtildi. Bu süreçte kamuoyu, Mahruki’nin serbest bırakılması ve adil bir yargı sürecinin işletilmesi yönünde çağrıda bulunurken, tutuklamanın hukuki dayanağı ve sürecin nasıl ilerleyeceği merakla bekleniyor.